Antalya’da Mutlaka Görmeniz Gereken 5 Antik Kent

10.06.2022

5 Dakika

Antik Likya, Pamfilya, Pisidya ve Kilikya bölgelerinin kesişiminde yer alan Antalya, adeta bir antik kentler cennetidir. Dünyada yaygın olarak bir deniz turizmi noktası olarak bilinen şehir, tarihi zenginliğiyle de ziyaretçilerinin ilgisini çekiyor. Toroslar Dağları’nın yeşiline, denizin mavisini ve sımsıcak Akdeniz güneşinin parlak sarısını ekleyen Antalya’da harika bir tatil yaparken, her adımınızda eşsiz tarihi yerleşimlere rastlamanız da mümkün. Antalya haritasının tamamını dolduran bu antik kentler arasında mutlaka görmeniz gereken 5 antik kenti sizler için derledik. Gelin hep birlikte bu antik kentleri tanıyalım.


Perge Antik Kenti 

Perge Antik Kenti

Geçmişi Hitit dönemine uzanan ve bu dönemde isminin Parha olduğu düşünülen kent, antik Pamfilya bölgesinin en önemli yerleşimlerinden biridir. Roma İmparatorluğu döneminde benzersiz bir kent planlamasının örneği olan kent, mimarisi ve ünlü heykeltıraşlarının eserleriyle de öne çıkar. 15.000 kapasiteli, günümüze kadar oldukça iyi korunmuş antik tiyatrosu, 12.000 kişilik stadyumu ve görebileceğiniz diğer görkemli kalıntılarıyla Perge Antik Kenti ziyaretinizi bekliyor. Hristiyanlık tarihinde de önemli bir yeri olan ve kutsal kabul edilen kentin benzersiz heykellerini görmek içinse Antalya Müzesi’ni ziyaret etmelisiniz. 

 

Side Antik Kenti

Side Örenyeri

Antik Pamfilya bölgesinde bir yarımada üzerine kurulmuş olan Side Antik Kenti, bölgenin en önemli limanlarından birine ev sahipliği yapar. Büyük İskender’in Anadolu seferinde ona kapılarını açan kent, ilerleyen dönemde büyük bir sikke basım merkezi olur. MÖ 2. yüzyıl civarlarında önemli bir eğitim ve kültür merkezi olduğu düşünülen kent, tarihi boyunca dönem dönem Akdenizli korsanların eline de geçer. Büyük kapısı, anıtsal caddeleri, tiyatrosu, tapınakları ve dükkanlarından geriye kalanlarla Side Antik Kenti, bir antik çağ liman kentinin havasını solumak isteyen ziyaretçilerini bekliyor. 

 

Aspendos Antik Kenti 

ASpendos Örenyeri

Akdeniz’in en iyi korunmuş Roma dönemi tiyatrosuna sahip olmasıyla öne çıkan kent, Köprüçay’ın yani antik adıyla Eurymedon’un suladığı bereketli toprakların yakınında kurulmuştur. Neredeyse şöhreti kentin önüne geçmiş olan ve Roma İmparatoru Marcus Aurelius döneminde inşa edilen amfitiyatro 20.000 kişilik görkemli bir yapıdır. Roma tiyatro mimarisi ve inşa tekniklerinin son çizgilerini izleyen yapı, tanrılara ve devrin imparatorlarına adanmıştır. Kentin tiyatrodan sonra en dikkat çekici yapısı ise günümüze kadar ulaşan su yollarıdır. Yaklaşık 1 km uzunluğundaki kemerli köprü, köprünün her iki ucundaki basınç kuleleri ve suyun toplandığı armut biçimli sarnıçlar antik dönemlerin mühendisliğine ilgi duyanlar için mutlaka görülmesi gereken yapılardır. Aspendos Antik Kenti’ni ziyaret ettiğinizde ayrıca agora, bazilika, anıtsal çeşme, meclis binası, anıtsal tak ve cadde ile bir Helenistik tapınağın kalıntılarını da görebilirsiniz.



Xanthos Antik Kenti 

Esen Çayı antik ismiyle Xanthos Nehri’nin suladığı ovaya bakan iki tepe üzerine kurulmuş olan kent, antik Likya Birliği’nin idari merkezi olmasıyla öne çıkar. Özgürlüğüne çok düşkün olan Xanthoslular’ın MÖ 6. yüzyılda Pers kuşatmasına karşı gösterdikleri direniş ve teslimiyettense ölümü göze alan tavırlarına dair anlatılar günümüze kadar ulaşmıştır. Likya medeniyetinin özgünlüğünü yansıtan pek çok önemli kalıntıya ev sahipliği yapan ve bir kısmının da uzun yıllar önce götürüldüğü British Museum’da sergilenmeye devam ettiği  Xanthos Antik Kenti, UNESCO’nun Dünya Kültür Mirasi Listesi’nde yer alır. Kentin agorasının kuzeydoğu köşesinde bulunan MÖ 5. yüzyıldan kalma anıt mezarın gövdesindeki kitabe, bugüne kadar bulunan Likya dilinde yazılmış en uzun eserdir. Ünlü ozan Homeros’un eserlerinde Troya Savaşı’na asker gönderdiği de anlatılan Xanthos, benzersiz bir zaman yolculuğu deneyimi yaratmak için ziyaretçilerini bekliyor. 

 

Patara Antik Kenti  

Likya’nın en önemli ve en eski kentlerinden biri olan Patara’nın ismine Hitit metinlerinde Patar biçiminde rastlanır. Bölgede ortaya çıkarılan arkeolojik kalıntıların Demir Çağı öncesine uzanan bir yerleşim tarihine işaret ettiği Patara, Xanthos Vadisi’nin denize açılan tek kapısı olması sebebiyle önemli bir antik liman kenti olmuştur. Önemli bir Apollonik kehanet merkezi olma özelliğini de gösteren Patara, dünya genelinde bilinen adıyla Noel Baba olan Aziz Nicholaos’un yaşadığı kent olmasıyla da ün kazanmıştır. Girişinde görkemli bir Roma Zafer Takı’nın ziyaretçileri karşıladığı Patara Antik Kenti; tiyatrosu, Vespasian Hamamı, tahıl deposu, Korinth Tapınağı ve Likya Birliği’nin Meclis Binası’nın kalıntılarıyla mutlaka görülmesi gereken bir tarihi yerleşimdir. Patara’ya gittiğinizde  ayrıca yüzyıllardır Caretta-Caretta’ların yavruladığı, 12 km’lik muhteşem Patara Plajı’nı da görebilirsiniz. 

Menu
English
Giriş