6/25/21
5 Minute
Assos Antik Kenti, akropoldeki Athena Tapınağı, iyi korunmuş sur duvarları, tiyatrosu, nekropolisi ve limanı ile Çanakkale'de seçkin bir Antik Yunan kentidir. Yunanlıların şehrin lokasyonunu seçmelerinde en önemli neden, gemilerin kuzey rüzgarlarına karşı sığınabilecekleri Edremit Körfezi'ndeki tek limanın burası olmasıydı. Antik Çağ’da Assos, andezit lahitleri ile ünlüydü ve Roma İmparatorluk Dönemi'nde bu lahitler, Mısır'dan Güney İtalya'ya kadar tüm Akdeniz bölgesinde talep görüyordu.
Assos, Kazı Başkanı Prof. Dr. Nurettin Arslan'a göre, antik kalıntıları, masmavi denizi, restoranları, kamp alanları ve otelleriyle her yaştan ziyaretçiye hitap ediyor. Assos şehrinin en önemli isimlerinden biri şüphesiz ki, MÖ 347'de Platon'un diğer öğrencileriyle birlikte Atina'dan Assos'a gelen Aristo'dur. Aristoteles ve diğer filozoflar, Atina'dan sonra Assos'ta ikinci bir akademi kurdu ve üç yıl boyunca işletti. Aziz Paul'un, İncil'de anlatılan MS 57 yılındaki Midilli gezisinin duraklarından biri olan Assos'a gelişi de şehrin tarihi açısından çok önemlidir.
Assos Antik Kenti’nde sizi bekleyen harikalar hakkında daha fazla bilgi edinmek için Prof. Dr. Arslan ile röportajımıza göz atın.
UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alan Assos, Çanakkale’nin tarihi Behramkale Köyü’nde bulunuyor. Assos Antik Kenti denizden yaklaşık 238 metre yükseklikte, sönmüş volkanik bir tepe üzerinde yer alır. Bu nedenle, günümüzde Assos’da görülen çoğu mimari yapıda volkanik bir taş türü olan andezit kullanıldı. Özgün mimari yapıları ile ziyaretçileri kendine hayran bırakan kentin yer aldığı bölge, Bronz Çağı’ndan itibaren yerleşim gördü ve pek çok medeniyete ev sahipliği yaptı. Aristoteles, MÖ 347-345 yılları arasında Assos'ta yaşadı ve burada bir felsefe okulu kurdu. MS 56 - 57 yıllarında St.Paul tarafından ziyaret edilen Assos, Hıristiyanlığa geçen ilk Batı Anadolu şehirlerinden biriydi. Bizans Dönemi’nde konumu sayesinde önemini yitirmeyen kent, Osmanlı Dönemi’nde de bir yerleşim bölgesi olmaya devam etti.
Antik kentin konumu, mimari yapıları ve doğayla olan uyumu benzersizdir. Assos’un dikkat çeken noktalarından bir diğeri ise, kentin en yüksek noktasındaki akropoldür. Kentin en görünür ve hakim noktası olan akropolde bulunan çok önemli mimari bir yapı, Athena Tapınağı’dır. Arkaik dönemde andezit taşı kullanılarak inşa edilen bu yapı, Anadolu’da dor düzenine sahip tek tapınaktır. Athena Tapınağı, muhteşem manzarası ve konumu ile antik dönemlerde olduğu gibi bugün de oldukça nefes kesicidir. Kentin etrafı, aşağıda bulunan teraslarda yer alan 12 m yüksekliğinde ve 3100 m uzunluğunda oldukça iyi korunmuş sur duvarıyla çevrilidir. Akropolden denize doğru inildikçe agora, gymnasium, bouleuterion (meclis binası), tiyatro ve nekropol sıralanır. Nekropolde bulunan andezit lahitler kesinlikle görülmeye değerdir. En aşağıda yer alan liman ise, antik çağlarda kentin önemli bir ticari bir merkez olmasını sağlamıştır.
Bugün bu tarihi alanı ziyaret ettiğinizde, akropoldeki Athena Tapınağı’nda güneşin batışını seyredebilir, aşağıda bulunan kentin diğer yapılarını ve antik limanı keşfedebilirsiniz. Athena Tapınağı’nda yer alan frizlerden bazılarını ve antik kentte bulunan eserleri, bugün Troya Müzesi’nde ziyaret edebilirsiniz. Müzede Assos Nekropolü’nden çıkarılan mezar buluntularını da görmeyi unutmayın.